Mermerin Marmara’da Başlayan Öyküsü

İlk kullanımının Neolitik dönemde başlandığı söylense de kesin olarak bilinen Marmara Adası’nın mermer açısından bir cevher olduğu. Eski Yunanlıların “Marmaros” dediği adada yer alan mermer ocakları, 3 bin yıl öncesinde İstanbul’daki yapılarda kendine yer buldu.

Ardından Anadolu ve Avrupa’nın diğer kentleri…

Marmara’dan türeyen mermer işte bu nedenle dünya dillerinin yarısına benzer harflerle girdi. Fransızca, “marbre”, İngilizce “marble”, Almanca “marmor”, İspanyolca marmol… Fince, Katalanca, Rusça, Arapça, Ermenice, Hırvatça, İtalyanca, Portekizce… Dünya dillerinin yarısı mermer kelimesini Marmara’dan çıkarılan bu taştan aldı.

Önce mermerden mutfaklar, banyolar yapıldı. Sonrasında evlerimizin diğer bölümlerine girdi. Kütüphanelerde, saraylarda kullanıldı. Tac Mahal gibi ebedi aşkın sembolü oldu.

İşlendi, sanatla buluştu. Pieta, Musa’nın Hükmü, Bacchus, Davut gibi şaheserler ortaya çıktı. Bu heykeller Michelangelo’ya ait. “Ben heykel yaratmıyorum, o taşların içinde zaten varlar. Ben sadece fazlalıkları alıyorum” diyen Michelangelo’nun bu heykellerinin tamamı mermerden yapıldı.

Bizler; binlerce yıldır toprağın altından, yoğun emeklerle mermer çıkarmaya devam ediyoruz.

Değer yaratmak, değer katmak için…

Şimdi sıra katma değerde